Olay, 22 Şubat 2022’de Derince Yenikent Mahallesi’ndeki bir markette meydana gelen olayda, alışveriş yapan Belfun Doğramacı ve eşi Sevda Doğramacı, Mustafa Şişek’in silahlı saldırısına uğramış, Belfun Doğramacı kalbinden, eşi Sevda Doğramacı ise kolundan vurulmuştu.
Saldırıda Belfun Doğramacı hayatını kaybederken, Sevda Doğramacı yaralanmıştı. Saldırı sonrası kaçan Mustafa Şişek ise olay yerine yaklaşık 500 metre mesafede yakalanıp, çıkarıldığı mahkemece tutuklanmıştı.
OĞLUNUN HAYATINI KAYBETTİĞİ KAZADAN SORUMLU TUTTU
Olayın ardından öldürülen Belfun Doğramacı ile Mustafa Şişek’in komşu oldukları, 2019 yılında Mustafa Şişek’in oğlu Batuhan’ın (18) Belfun Doğramacı’nın kullandığı otomobilin kaza yapması sonucunda hayatını kaybettiği ve Şişek’in bu sebeple Belfun Doğramacı’yla husumetli olduğu ortaya çıkmıştı.
SALDIRININ GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI
Marketteki silahlı saldırının görüntüleri ortaya çıktı. Görüntülerde, çiftin markette gezdiği sırada Mustafa Şişek’in elinde silahla hızla çiftin yanına gelerek saldırdığı, ardından Belfun Doğramacı ve eşine ateş ettiği ardından ise olay yerinden ayrıldığı görülüyor. Saldırı sonrası olay yerine gelen sağlık ekiplerinin, yaralıları sedye ile taşıdığı görülüyor.
(Fotoğrafta: Sevda-Belfun Doğramacı)
EV HAPSİNE ALINDI
Olayla ilgili yapılan soruşturmanın tamamlanmasının ardından hazırlanan iddianame, Kocaeli 4. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Olayın gerçekleştiği marketin güvenlik kamerası görüntülerine de yer verilen iddianamede, Şişek hakkında müebbet hapis cezası istenmişti. Şişek tutuklu kaldıktan bir süre sonra ise geçirdiği kalp ameliyatı nedeniyle ev hapsine alındığı öğrenildi.
“KORKUYORUM”
Can güvenliğinin tehlikede olduğunu dile getiren Sevda Doğramacı, “Bu olay 2019 yılında bir trafik kazasıyla başladı. Eşimi öldürmüş olan kişinin oğluyla eşim 2019 yılında birlikte Antalya’ya gitmişlerdi. Dönüş yolunda bir kadın bunlara arkadan süratli bir şekilde çarptı. Bu kazada maalesef Batuhan hayatını kaybetti. Benim eşim de uzun bir yoğun bakım sürecinden sonra beyin hasarından kaynaklı bakıma muhtaç kaldı. Bu üç yıl boyunca ben sadece eşimle ilgilendim. Sonrasında bu kaza davasında biz eşimi öldüren bu kişi ile birlikte karşı taraftan şikayetçiydik. Kazada benim eşimin hiçbir suçu yoktu. Bu zaten biliniyordu. Sonrasında ne oldu, niye oldu bilmiyorum. Çünkü sürekli olarak eşime baktığım için kimseyle bir iletişim kuramadım. Bir gün eşim hava alsın diye onu dışarı çıkarmıştım. Bir markete gittik. Biz orada dolaşırken Batuhan’ın babası hızlı bir şekilde, elinde silahla bizim üstümüze yürüdü. ‘Sen benim oğlumu öldürdün, ben de seni öldüreceğim’ diye bağırarak bize saldırdı.
(Fotoğrafta: Mustafa Şişek)
Bir anda silahın arkasıyla eşimin başına vurdu. Eşim zaten yüzde 98 engelliydi, raporları vardı. Kendisini savunacak halde değildi. Eşim aldığı darbeyle üzerime düştü. Yere yığıldık. Ben olayı anlamaya çalışırken adam çok hızlıca silahıyla eşimin kalbini hedef alıp ateş etti. Eşim kollarımda can verdi. Ben de kolumdan vuruldum ve ömür boyu kolumdan engelli kaldım. Bir buçuk yıl sonra ben bunları hazmetmeye, kabullenmeye çalışırken eşimi öldüren bu adamın sağlık sorunları sebebiyle operasyon geçirdiğini, adli kontrolle ev hapsine çıktığını öğrendim. Orada yaşayan tanıdıklarımdan bu adamın elini kolunu sallaya sallaya gezdiğini duydum. Ben bunu kabul edemiyorum. Bu adamın bir an önce cezaevine dönmesini istiyorum. O dışarıda dolaşıyor, benim eşim toprağın altında. O şimdi ailesiyle evinde otururken, ben evimde yalnız oturuyorum. Ben bu acılarla baş etmeye çalışıyorum. Kendi can güvenliğimden de korkuyorum. Eşimin hiçbir suçu olmadığını bildiği halde eşimi gelip öldüren kişinin bana bir şey yapmayacağını nereden bilebilirim? Bu kişi cezaevine dönene kadar yakın koruma talep ediyorum” diye konuştu.
“ONA ‘AĞABEY’, ‘BABA’ DİYE HİTAP EDERDİK”
Doğramacı, “Bu kazadan önce bu kişilerle birkaç sene süren bir aile dostluğumuz vardı. Eşimle birlikte iş yapıyorlardı. Bizim her günümüz birlikte geçerdi. Birbirimizden habersiz bir şey yapmazdık. Birlikte yemeklere giderdik, Batuhan sürekli bize gelirdi, bizi ziyaret ederdi. Birbirimizi severdik ve bir sorunumuz da yoktu. Kazadan sonra bu kişi olayın olduğu ilk zaman bizimle görüşüyordu. İletişimimiz vardı. Birkaç ay sonra ne oldu bilmiyorum, bir gün ben evdeyken beni telefonla aradı. ‘Gelip sizi öldüreceğim, sizi oraya gömeceğim’ diye tehdit etti. Ama biz onunla o kadar yakındık ki, ona ağabey, baba diye hitap ederdik. Bu yüzden evlat acısından dolayı böyle konuştuğunu düşündük ve hiçbir şikayette bulunmadık. Hata etmişim. Sonrasında o adamın kendi ifadelerinden anladığım kadarıyla bizim her adımımızı yıllarca takip etmiş. Biz bu süre içerisinde kendisini hiç görmemiştik ama o bizim adım adım arkamızdaymış. Olay günü de bizi takip edip, arkamızdan gelmiş. Öyle tesadüf bir karşılaşma değildi. Üstümüze doğru elinde silahla direkt olarak geldi. Ben bu adamın cezaevine geri gönderilmesini istiyorum. Can güvenliğimden de endişeliyim” dedi.
“YAKIN KORUMA TALEP EDİYORUZ”
Avukat Ezel Demirkol, “Bu olayla ilgili yargılama devam ediyor. İddianame hazırlandı. Burada değinilmesi gereken bir iki husus var. Sanık sağlık sebepleri nedeniyle bir operasyon geçirdi ve cezası ev hapsine çevrildi. Şu anda sanık dışarıda geziyor, ev hapsinde değil. Sokaklarda gezdiği söyleniyor. Bu durumda müvekkilimi tedirgin etmiştir. Can güvenliğinden endişeliyiz. Bir yakın koruma talebimiz var. Yargılama devam etmesine rağmen iddianamede eksik olan hususlar mevcut. Rahmetli müvekkilim kendini koruyamayacak düzeydeydi. Akli dengesini yitirmiş, engelli raporları mevcuttu. Bu kişiye karşı böyle bir suç işlendiğinden, bu durum nitelikli adam öldürmeye giriyor. Bunun öncelikli olarak değerlendirilmesi lazım. Kan gütme saiki ile adam öldürme de söz konusu burada. Bir diğer konuda bu kişinin müvekkilimi arayıp tehdit etmesi hususu, bu da tasarlayarak adam öldürmeye giriyor. Bu durumların tekrardan değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Müvekkilimin can güvenliğinden endişeliyiz, yakın koruma talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.