Sıcak yaz aylarında şehirde dışarıya çıktığınızda yüzünüze vuran o ısı dalgasını hayal edin. Beton binalar ve asfalt yollar, sanki bir fırının içindeymişsiniz gibi ısıyı üzerinize püskürtüyor değil mi?
Peki, neden şehirlerde ısıyı bu kadar fazla hissediyoruz? Bunun tek sebebi yaz aylarında sıcaklığın artması değil. Bu durumun altında yatan gerçek şehir ısı adası etkisi (urban heat island effect) ile açıklanıyor.
Şehir ısı adası etkisi nedir? Bir inceleyelim.
En basit tanımıyla şehir ısı adası etkisi, kentsel alanların çevresindeki kırsal alanlara göre daha yüksek sıcaklıklara sahip olması durumu olarak açıklanabilir.
Bu durum, şehirlerde yaygın olarak kullanılan beton, asfalt gibi yüzeylerin güneşten gelen ısıyı emmesi ve daha sonra yayması nedeniyle oluşur.
Şehir ısı adası etkisi, binaların ve yolların ısıyı doğal yüzeylere göre daha fazla tutması, bitki örtüsünün azlığı, yoğun insan faaliyetleri ve yüksek binaların hava akışını engellemesi gibi faktörlerden kaynaklanır.
Bu sebeple de, bahsedilen faktörlerin yoğun olduğu alanlarda bu etki daha fazla görülerek ısıyı diğer bölgelere göre daha fazla hissetmemize sebep olur.
Kısacası, şehirler doğal çevreye göre daha fazla ısı tutarak adeta birer “ısı adası” oluşturur.
Başka bir deyişle, şehir ısı adası etkisi, çevresindeki kırsal alanlardan çok daha sıcak olan bir metropol alanlarında görülür çünkü büyük şehirlerdeki insanların, arabaların, otobüslerin ve trenlerin enerjisinden kaynaklanan ısı, şehir ısı adaları oluşturur.
Evler, dükkanlar ve endüstriyel binaların birbirine yakın inşa edilmesi, kullanılan inşaat malzemelerinin ısıyı tutma dereceleri, nüfus yoğunluğu da şehirde ortaya çıkan sıcaklığı arttırır.
Özellikle yüksek binalar ısının gidecek bir yer bulamayıp şehrin içinde sıkışmasına sebep olur.
Bu sebeple kentsel alanlarda, kırsal alanlara kıyasla ısı daha fazla hissedilir.